********OĞUZLAR******** - ********OĞUZ HABER********
sayfalar

 

İşte APO'ya iletilen teklif ************************** 11 Ekim 2008 09:12 Abdullah Öcalan'a 9 yıl önce devlet cüreatkar bir teklif sunmuş. Ecevit ve Yılmaz'ın onayladığı görüşmenin sırrı. Terör örgütü yöneticileri de kapsayacak kapsamlı bir af önerisinı Öcalan'a sunduğunu biliyor muydunuz? Bundan 9 yıl önce Mesut Yılmaz ve Bülent Ecevit bilgisi dahilindeki proje tepkilerlerden korkulduğu için son anda vazgeçilmiş. Ertuğrul Özkök'ün gündeme getirdiği öneri aslında yeni değil. Oysa Bugün yazarı Hakan Aygün, Apo'ya yapılan teklifi son iki yılda 4 defa yazdı. "(...)Ertuğrul Özkök dünkü köşesinde soruyor: "İmralı'daki Abdullah Öcalan'a gel bu işi beraber çözelim diye teklif götürüldü mü?" Bugün'deki köşemde son 2 yılda en az 3-4 kere yazdığım bu konuyu ilk gündeme getirenim. Konu saptırılarak "Apo-Ergenekoncu işbirliği" diye güncele uyarlandı. Nedeni, Apo'yla İmralı'da görüşen Albay Atilla Uğur ile İmralı'da sorgusuna katılan Hurşit Tolon'un Ergenekon davasından ötürü "içeride" olması. Oysa, Apo'yla görüşme zamanın koalisyon liderleri, Ecevit ve Mesut Yılmaz'ın bilgisiyle gerçekleşti. Amaç "kapsamlı bir af yasası" ydı. Genelkurmay, işi MİT'e havale etti. Zamanın MİT Başkanı Emre Taner de Apo'yla görüştü. Ama görüşmelerin devamını askerin denetiminde MİT Başkan Yardımcısı (medyaya yansımadığı için ismini deşifre etmeyeceğim) yürüttü. Apo'ya götürülen teklif şuydu: "Şimdiye kadarki dağdan indirme yasaları yürümedi. Çok daha kapsamlı bir af getirelim. Kanlı eylemlerden ötürü aranmayanları teslim olduklarında hiç içeri atmayalım. Diğerlerini zamanla cezalarını indirerek affedelim. Kültürel hakları arttıralım. Siz eğer silahı bırakırsanız ve yumuşama havası gelirse, çok daha büyük adımları atmamız daha kolay olur." Şimdi sıkı durun! Apo'yla görüşmelerde daha da ileri gidildi. Apo'ya şu bile "ima" edildi: "Terör tamamen durursa, gün gelip senin serbest kalman bile gündeme gelebilir!" Bütün bunlar 9 yıl önce oldu. Akredite medyanın bazı patron ve genel yayın yönetmenleri MİT'te ayrı ayrı ağırlandı. Affa karşı kamuoyunun ve şehit ailelerinin duyarlılığına dikkat çekilerek, medyanın af çıktığında "eve dönüşleri" görmezden gelmesi ya da desteklemesi istendi. Hatta çıkacak affa "eve dönüş demeyin, PKK ve Apo buna tepki duyuyor. O zaman iş ters teper tavsiyeleri" bile yapıldı. "Apo'nun ikna edildiği" ve İmralı'dan bu operasyona destek vermeye hazır olduğu ifade edildi. Ama sonra devletin yüreği yetmedi. Tepkilerden korkuldu. Ve ortaya yine güdük bir eve dönüş yasası çıktı. Proje cesaretsizlik yüzünden fiyaskoyla sonuçlandı. Kısacası, Ertuğrul Özkök de sorduğu sorunun yanıtını biliyor. Ama "işi yürütenler cevaplasın" istiyor! Hayatta cevaplamazlar
söylenmedik ne kaldıki
Hulki CEVİZOĞLU tarih 11.10.2008, 23:37 (UTC)
 Söylenmedik ne kaldı?..



Yazar Adı: Hulki CEVİZOĞLU

Hakkari’nin Irak sınırındaki Aktütün Karakolu’na PKK’lı teröristlerin geçen hafta sonu saldırmasıyla şehit olan 17 vatan evlâdımızın acısı sürüyor.
Bu kaçıncı saldırı, bu kaçıncı şehit?..
Bu kaçıncı demeç, kaçıncı vaat?..
Orhan Veli’nin dediği gibi,
"Neler yapmadık bu vatan için
Kimimiz öldük, kimimiz nutuk attık!.."
PKK.. terör.. şehitlerimiz.. hatalar.. kuşkular.. önlemler.. ve politikacı yalanları...
Sahi söylenmedik ne kaldı?..

SORULAR.. CEVAPSIZ SORULAR..
Yaklaşık 25 yıldır aynı filmi -politikacıların basiretsizliği ve oy avcılığı yüzünden- tekrar tekrar seyrediyor Türkiye.
Akla gelen tüm sorular, bugüne kadar soruldu, gazeteler yazdı:
- Önceki Genelkurmay Başkanı E. Org. Büyükanıt, "Sınırlarımızı BBG evi gibi gözetliyoruz" demişti. Şimdi PKK mı bizim karakollarımızı gözetliyor?..
- Hani ABD "anlık istihbarat" veriyor, biz de vuruyorduk?
- Hani, sınır ötesine 100 bin kişilik "büyük kış operasyonu" yapılmış, kökü kazınmıştı?
- Hani, gidilemez denen Kandil Dağı bile günlerce bombalanmıştı?
- Hani, termal kameralar, insansız gözetleme uçakları, vs, vs vardı. Bunlara ne oldu?
- Çatışma mı oldu, sınır ötesinden ağır silah ve havan toplarıyla saldırıya mı uğradık? Çatışma olduysa; yaklaşık 400 terörist nasıl kaçabildi?.. Sınır ötesinden ağır silahlarla, topçu atışları olduysa; bu hedefler kolay yer değiştiremez, kaçamaz. Bunlar niçin yerle bir edilmedi?
- Hani, "demokratik çözüm" çözümdü?
- Hani, "düz ovada siyaset yapsınlar, Meclis’e girsinler" di?.. Zaten Meclis’te değiller mi?.. DTP saldırıyı kınamadı bile!..
- Terörist başı Abdullah Öcalan elinizdeyken, örgütü nasıl böyle eylemler yapabilir?.. Hani, idam edilmezse sorun çözülürdü?
Ve benzeri sorular...
Hepsi yıllarca ve şimdi soruldu, yazıldı.
Sorulmadık ne kaldı?..
Siyasetle ilgili, "demokratik çözümün" yararlı olacağını düşünenler başarılı oldu mu?.. Örneğin, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ile birkaç gün önce bayramlaşan, "tokalaşan" MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli?..
Dışişleri Bakanı iken resmi konutta Leyla Zana ve arkadaşlarını ağırlayan, Cumhurbaşkanı olunca da Çankaya Köşkü’nde onları kabul eden Abdullah Gül?..
Hangisi çözüm oldu?..
Öcalan’la ilgili iki hafta önceki Ceviz Kabuğu programına ileti gönderen izleyiciler şunu da sormuşlardı: "Türk Ordusu’nun tutuklu generalleri cezaevinde düşüp komalık olurken, terörist başının hiç mi tansiyonu yükselmiyor, nedense hiç hastalanmıyor, bu nasıl bakımdır?.."

IRAK SINIRI TERÖR İÇİN ÇİZİLMİŞTİ
Bu arada, Irak sınırımızın zorluğu gündeme getirildi. Bu da çok eski bir tartışma konusu. Burada da hemen her şey geçmişte söylendi, yazıldı.
Bakınız 4 Kasım 2007’de Fikret Bilâ’nın yazı dizisine konuşan eski Genelkurmay Başkanları neler söylemişti:
Doğan Güreş: "ABD ve AB, Türkiye’nin bölünmesini istiyor! Türkiye için bölünme riski var. Çünkü, geçmişten gelen bir hedefi var. (...) Barzani ve Talabani de aynı hedefin peşindeler. Bunu ABD de istiyor. İşte ellerinde Türkiye’yi bölünmüş gösteren haritalar var. Cheney de istedi bunu. Kim Cheney? ABD Başkan Yardımcısı. (...) Bunu söyleyen Amerika. Buna dikkat etmek lazım. AB de bunu istiyor mu? Evet, istiyor. Hedefleri var, nedir hedefleri? Türkiye’nin küçülmesi. Bir gün gelecek, birisi ne diyecek biliyor musun, benim korkum o: ´Bunlar başımıza bela, verelim gitsin’ diyecek ve bakacaksınız Hakkari gitmiş, Barzani’nin olmuş. (...) Acaba Büyük Kürdistan’a gidiliyor mu? Evet, gidiliyor. Emareleri belli. ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney bunu söylüyor."
Kuzey Irak’a üç büyük sınır ötesi harekâtı gerçekleştiren ve 28 Şubat sürecini yaşayan Emekli Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı: "Irak’la hududumuz dağların zirvesinden geçiyor ve kontrolü çok zor. Bu, İngiltere’nin yaptığı bir iş. Bence, ileriyi düşünerek yapmışlar. PKK sınırın bu özelliğinden yararlanarak sızıyor."

BURAYA DİKKAT!..
Oysa bu konu çok daha eskilere gidiyor. Ta 1919’a.. 21 Temmuz 1919’da, İngiliz Yüksek Komiserliği Müsteşarı T.B.Hohler ülkesinin Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği yazıda şöyle diyordu:
"(...) Bana öyle görünüyor ki, Mezopotamya’nın bizim olacağı kesin gibidir. Öyleyse Mezopotamya’nın bir kuzey sınırı olacaktır; bu sınır ovada değil, dağda olacaktır, o dağlar esas itibariyle Kürt’tür, dolayısıyla bize bir Kürt politikası lazımdır ve Kürt beyleriyle iyi geçinmemiz gerekir ki onları kullanabilelim. (...) Burada her renkten Kürt bulunduğunu, onlara güvenilemeyeceğine tarihin de tanıklık ettiğini akıldan çıkarmamak gerekir. Unutmamak lazım ki, Kürtler de Türkler de Müslüman’dırlar... Majesteleri hükümetinin niyeti Türkleri sonuna kadar zayıflatmaktır, Kürtleri Türklerden ayırmak da kötü bir plan değildir, dikkatle ve sabırla hareket edilirse bunun büyük ölçüde başarılabileceğini düşünüyorum.."
Söylemekten hoşlanmıyorum ama, bu ve benzeri pek çok belgeyi, açıklamayı, gelişmeyi, ihaneti "Ya Sev Ya Sevr" adlı PKK’yı anlatan kitabım ile "1919’un Şifresi" adlı o dönemi anlatan kitabımda bulabilirsiniz.
Ben yazmaktan bıkmadım, ama anlaşılan o ki okumaktan bıkanlar ve hatta hiç okumak istemeyenler var.
Hem de milyonlarca...

 

<-Geri

 1 

Devam->

Bugün 1 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol